TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN KORUNMASI

Hak ; hürriyetlerimizin kullanılabilmesi ve var olabilmesi için anayasa ve kanunlar tarafından verilen
yetkidir. Hakkın yaygın tanımı ise ; kişilere hukuk düzeni tarafından verilen irade kuvvetidir. Hürriyet
ise TDK’ya göre özgürlük olarak tanımlanmış olmasına rağmen hukuki anlamda daha farklı anlamlara
sahiptir. Oktay Uygun’ a göre hürriyet “belli bir şekilde davranıp davranmama erki”
(https://dergipark.org.tr/download/articlefile/399343 ) şeklinde tanımlanmıştır. Hürriyetler bireylerin kendi eylemleri sonucu ortaya çıkar. Haklar ise bireylerin yapmış olduğu eylemler sonucu ortaya çıkmaz, bireyler doğduğu andan itibaren haklara sahiptir.

Hak ve hürriyet arasındaki fark ise hakkın daha çok somut olaylarda hürriyetin ise daha çok soyut olaylarda ortaya çıkmasıdır. Hürriyetin kullanılması için herhangi bir işlem yapılmasına gerek yoktur (devletin veya bireyin hürriyeti kullanılabilmesi amacıyla herhangi bir işleme başvurmasına gerek yoktur.) çünkü hürriyet bireyin davranış, eylemleri sonucu ortaya çıkar. Hak ise hürriyetin uygulanması aşamasında ortaya çıkar. Hakkın gerçekleşebilmesi için devletin ya da bireyin ilgili kişinin lehine bir işlemde bulunması gereklidir. ( https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/ 2020/01/M.-Caniklioglu4.pdf).

Temel hak ve hürriyetlerin toplum içinde kullanılması kamu düzeni bakımından bir takım olumsuz sonuçlar meydana getirebilir. Bu sebepten dolayı temel hak ve hürriyetlerin kullanılması 3 usule bağlanmıştır. Bu usuller : izin Usulü / bildirim usulü / serbestlik usulüdür. İzin usulüne önleyici sistem de denilebilir bu sistemde temel hak ve hürriyetlerin kullanılması için belirli makamlardan önceden izin alınması gerekmektedir.( araç kullanmak için sürücü belgesinin olması gerekmesi bir örnektir).

Bildirim usulünde ise önceden herhangi bir izin alınmasına gerek yoktur ancak hak ve hürriyetin kullanılacağı esnada gerekli makamlara bildirilmesi gerekmektedir amacı ise herhangi bir olumsuz durumda gerekli önlemini ve tedbirin alınmasını sağlamaktır. Son olarak serbestlik usulüne ise düzeltici sistem de denilmektedir. Bu sistemde önceden izine veya bildirime gerek yoktur. İlgili kişi temel hak ve Özgürlüğü tamamen kendi sorumluluğu dahilinde serbestçe kullanabilir.(http://www.pinarbasi.gov.tr/anayasal-haklarimiz)

Temel hak ve özgürlüklerimiz : din ve vicdan özgürlüğü, düşünce ve kanaatlerini ifade etme özgürlüğü, yerleşme ve seyahat özgürlüğü…. dür. En bilinen hürriyetlerimiz ise : düşünce hürriyeti, yerleşme hürriyeti vs.dir. Ve bu hürriyetler anayasada yer almasa dahi kişiler serbestçe bu alanlarda eylemlerini gerçekleştirebilirler.

Toplumdaki bireyler arasındaki çatışmalara engel olmak amacıyla temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmesi ve kimi zaman ise sınırlandırılması bir ihtiyaç haline gelmiştir. Bu hak ve hürriyetlerin sınırlandırılması ise keyfi ve isteğe bağlı şekilde olmamaktadır. Temel hak ve hürriyetler ancak anayasanın 13. Maddesinde belirtilen durumlarda sınırlandırılabilir. Anayasanın 15. Maddesinde belirtilen temel hak ve hürriyetler ise durdurulamaz . Anayasanın 15. Maddesinin 2. Fıkrasında belirtilen hürriyetler ise şunlardır : yaşama hakkı, kimsenin maddi ve manevi bütünlüğüne dokunulamaz (işkence yasağı), kimse din, vicdan ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ( ifade özgürlüğü) ve bundan dolayı suçlanamaz, suç ve Cezalar geçmişe yürütülemez, kişinin suçluluğu mahkeme kararı ile saptanıncaya kadar kimse suçlu sayılamaz ( masumiyet karinesi). Bunlar çekirdek haklardır. Bu çekirdek haklara hiçbir durumda dokunulamaz.

Temel haklar insanların insan oldukları için doğduğu andan itibaren sahip oldukları ve insanca yaşamak amacıyla var olan haklarıdır. Bu haklardan en temel olanı ise yaşama hakkıdır. Bir diğeri ise kişinin ruh ve beden bütünlüğünü korumayı amaçlayan kişi dokunulmazlığı hakkıdır. Bunlar dışında var olan haklar ise sağlık hakkı, seçme ve seçilme hakkı, özel yaşamın gizliliği hakkı vs.dir.

Temel hürriyetler ise bireylerin insanca yaşayabilmelerini ve diğer bireylerin haklarını kısıtlamaksızın özgürce yaşamalarını sağlayan haklardır. Bu hakların başlıcaları ise şunlardır : Din ve vicdan özgürlüğü, düşünce kanaat ve ifade özgürlüğü vs.dir. Bireyler kendi özgürlüklerini kullanırken diğer bireylerin hak ve özgürlüklerini kısıtlamamalıdırlar bu ise kanunlarla güvence altına alınmıştır.

Temel Hak ve Hürriyetlerin Korunması

Anayasa içinde yer alan hak ve hürriyetleri koruma altına almıştır ve aynı zamanda temel hak ve özgürlükleri koruyan kuralları içinde bulundurmaktadır. Anayasanın 40. maddesi temel hak ve özgürlüklerin korunmasına yöneliktir. Ve madde ; “anayasayla tanınmış hak ve hürriyetleri ihlal eden herkes yetkili makama geciktirilmeden başvurma imkanının sağlanmasını isteme hakkına sahiptir “ şeklindedir. Burada ise hükme bağlanan kısım kim hakkının ihlal edildiğini düşünüyorsa yetkili makama başvurabiliyor olmasıdır.

Temel hak ve hürriyetlerin korunması iç kuruma ve uluslararası koruma olmak üzere 2 grupta incelenebilir. İç koruma kendi içerisinde yasama organına karşı koruma, yürütme organına karşı koruma ve özel kişilere karşı koruma olmak üzere 3 grupta incelenir. Uluslararası korumanın ise alt başlığı yoktur.

İç Koruma

Devletin kendi içinde temel hak ve özgürlüklerin yasama yürütme organlarına ve özel kişilere karşı korumasına iç koruma denir. Temel hak ve hürriyetlerin ihlal edilmesini veyahut uğranılan zararın giderilmesi amacıyla ortaya çıkmıştır.

  1. Yasama organına karşı koruma :

Temel hak ve hürriyetleri yazılı ve katı bir anayasa saymak yasama organına karşı korumanın en bilinen yoludur . Temelhak ve özgürlükler yazılı ve katı bir anayasa olarak belirtildiği zaman anayasanın koruması altına girer ve bu şekilde olduğu takdirde yasama organı bu temel hak ve özgürlüklere dilediğince dokunamayacaktır.( politikaakademisi.org )

2. Yürütme organına karşı koruma :

Yürütme organı tüzük, yönetmelik gibi düzenleyici işlemlerle ve bireysel işlemlerle ve eylemlerle alakalı temel hak ve hürriyetlere müdahalede bulanabilir ve bu müdahaleden temel hak ve hürriyetleri koruması için yürütme organının düzenleyici ve bireysel işlemlerinin yargı yoluna

açık olması gerekmektedir. Bu işlemlerden dolayı hakları ve hürriyetleri ihlal edilen kişilerin işlemlerinin iptal edilebilmesi veya uğranılan zararın giderilmesi amacıyla mahkemeye başvurabilmesi gerekir ve buna yürütme organına karşı koruma adı verilir.

3. Özel kişilere karşı koruma :

Özel kişiler de diğer bireylerin haklarını ve hürriyetlerini ihlal edebilir. Ve ihlal edilen bu temel hak ve hürriyet bulunduğu duruma göre haksız fiil ya da suç oluşturur. Temel hak ve hürriyeti bir başkası tarafından ihlal edilen kişi, hakkını ihlal eden kişiye karşı tazminat davası açabilir. Buna ise temel hak ve hürriyetin adli yargı yolu ile korunması adı verilir. Bunların geneli ise temel hak ve hürriyetlerin özel kişilere karşı koruması olarak adlandırılır.

Uluslararası Koruma

Temel hak ve hürriyetlerin uluslararası alanda korunmasına ait olan organlar ; Birleşmiş milletler insan hakları komisyonu, insan hakları komitesi, ırk ayrımcılığının önlenmesi komitesi, işkencenin önlenmesi komitesi gibi çeşitli komite ve komisyonlardır. Ancak bunların yanı sıra en önemlisi Avrupa İnsan hakları sözleşmesi ve Avrupa İnsan hakları mahkemesidir. (Avrupa İnsan hakları sözleşmesi 1950 yılında imzalanmış olup birçok temel hak ve hürriyeti tanıyarak bunları koruma altına almıştır.) Avrupa İnsan hakları sözleşmesi, Avrupa İnsan hakları mahkemesini kurar. Sözleşmede koruma altına alınmış olan hak ve hürriyetlerin ihlal edildiğini düşünen kişiler ise bu mahkemeye bireysel başvuru yapabilirler. Ancak bireysel başvuru yapabilmeleri için iç hukukta hakkını aramış olup tüm yollar tüketilmiş olmalıdır ve tüm bunların ardından bireysel başvuru yapabilir. ( iç hukukta hakkını aramış olup karar verildikten 6 ay sonra yazılı olarak Avrupa İnsan hakları mahkemesine başvurabilir.) ayrıca Avrupa İnsan hakları mahkemesinin verebileceği yaptırım yalnızca devleti tazminat ödemeye zorunlu kılar başka bir yaptırımı yoktur. Mahkemenin devletin sözleşmeye aykırı bir işlemi iptal etme gibi bir yetkisi yoktur. Avrupa İnsan hakları mahkemesi kararları bağlayıcıdır. Mahkeme kararının uygulanıp uygulanmadığının denetimi ise Avrupa konseyi bakanlar kuruluna aittir. Türkiye’de ise Türk mahkeme kararı eğer Avrupa İnsan hakları sözleşmesine aykırılığı Avrupa İnsan hakları mahkemesine göre tespit edilmişse ilgili kişi AİHM kararı kesinleştiğinden itibaren 1 yıl içerisinde AİHS ‘ne aykırı karar veren Türk mahkemesinden yargılanmanın yenilenmesini talep edebilir.

Nisanur ÜSTÜNKAYA

Kaynakça

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/399343

https://hukuk.deu.edu.tr/wp-content/uploads/2020/01/M.-Caniklioglu4.pdf

http://www.pinarbasi.gov.tr/anayasal-haklarimiz

Paylaş

Bir Cevap Bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir